KEZZİBAN CEYHAN
|
Fotograf |
kosektas.net
Hem hafızası, hem de anlatış tarzıyla ayrı bir yetiye sahip olan Ahmet Çavuş (Uçar) ’un anlattığına göre, Kezziban Ceyhan, Karayusuflu Aile Grubu’ndan olup; Yusuf, Rıza ve Süleyman Ceyhan’ın anneleridir. Kocası savaşta kalmış. Kocasını kaybettikten sonra, o kıtlık, yokluk, yoksulluk dönemlerinde, bir yandan çok küçük yaşlarda öksüz kalan çocuklarını ele güne muhtaç etmeden yetiştirme mücadelesi verirken, bir yandan da konu, komşu ve kocasının yakın akrabaları tarafından yapılan baskılara, iftiralara karşı göğüs germek zorunda kalmış. Hiç olmadık suçlamalarla yargılanmış, itilmiş, ötelenmiş, hatta dövülmüş...
Kezziban Ceyhan’ın maruz kaldığı bu çileli yaşam sonucu söylediği aşağıdaki dörtlükleri okuyunca birden; Yunus Emre'nin, iki mısradan oluşan o ünlü beyiti geldi aklımıza:
Batkın diyorlar da babam evine,
Kapıya gelir de sürü koyunu,
İnil inil iki katar gelirken,
Yetim diye içmiyorlar suyunu.
Ben garibim, benim arkam yoğudu,
Yandı yandı yüreklerim soğudu,
Gene Mevla’ya da şükürler olsun,
Üç oğlum var arka arkaya büyüdü.
İlvan oldu bana kara yağlığı,
Cümleyinen ben isterim sağlığı,
Herif geldi ahraz gelin dillendi,
Şimden sonra sana verdim bealiği.
Düşman oldu şu Avuç’un bağları,
Kara Mulla'm evimizin bealeri,
Sana diyom Güvercinlik Bağları,
Anamoğlu oralarda varmola.
Üç kardeşten eremedim murada,
Susadan taburun geçer Sivas’a,
Ellerin gınalı, gözler sürmeli,
Gelin olup ermeyesin muraza.
Ciğer yakar Temmuzların sıcağı,
Irızam görmedi ana kucağı,
Bu kadar büyüklenme düşman,
Şen ettiğin İbalı’nın Ocağı.
Ahraz: Sağır ve dilsiz.
Bealik: Beylik.