Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam125
Toplam Ziyaret802646
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir maden işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Maniler

 M A N İ L E R

HAZIRLAYAN VE SUNAN

Celalettin ÖLGÜN

Anonim halk  edebiyatı ürünlerinden en yaygın  olanlardan birisi de “Mani” lerdir. Bulgur, tuz çekme, nohut, mercimek, ekin yolma imeceleri, ve düğün gibi kadınların bir araya geldiği topluluklarda söylenen manilere örnekler vermeye çalışacağız.

Her türlü insan ilişkileri arasında  aşk, hasretlik, gurbet acıları, kıskançlık, kırgınlık ve doğa olaylarını işleyen manilerde ilk iki dize bir bakıma duygu, düşünce ve hayalin girişini oluşturur ve dinleyen yada okuyanın ilgisini çekmeye yarar. Üçüncü ve dördüncü dizeler asıl konuyu anlatır. Ender olarak dört dizenin bütünü duygu, düşünce ve hayali anlattığı da olur.

Manilerin içerikleri pek ender durumlarda onların kullanılmasını gerektiren olaylarla ya da işlerle ilişkilidir. Her ne denli söyledikleri ortama, duruma, yerlere, koşullara göre kümeleştire biliniyorsa da bir manide görülen öğelerin bir kısmı başka bir manide de görülüne bilinir.

(1979-1982  yıllarında derlenmiştir.)

1-Gelin, kaynana maniler: Genelde atışma biçiminde olup birbirlerinin özürlerini açığa çıkaran özellikler taşır.

 GELİN                                       KAYNANA

          1                                                        2

Bahçeden söktüm lahana                         Dam üstünde mağara

Kıydım koydum sahana                            Felek gözün ağara

Ölüm hiçte gelmedi                                 Ben sana ne ettim

Kaldı bizim kaynana                                Muhtaç ettin şu zağara

 

            3                                                     4

Kaynanayı ne yapmalı                             Karları eritirim

Kaynar kazana atmalı                             Suları yürütürüm

Kaynanana yandım dedikçe                      Senin gibi gelini

Altına odun atmalı                                  Küllükte ürütürüm

 

            5                                                     6

Kişe tavuğum kişe                                  Yedi dağın  kengeri

Avluya gölgen düşe                                Ye dönderi dönderi

Kaynanam tuzak kurmuş                          Bizim gelinin altında

İnşallah kendi düşe                                Yok oturacak minderi

........................

            45                                                 46

Camilerin ezanı                                       Kar yağar ipek gibi

Kaynanamın düzeni                                  Dökülür kepek gibi

Cinler beni yelliyor                                   Ne ürüyon orada

Çal başına Kazanı                                    Zincirli köpek gibi

 

            47                                                 48

Harmanda nohut kaynana                        Dam başında yatıyor     

Oğluna okut kaynana                             Yel yorganı atıyor

Sana veriyom on para                            Öte git be coz gelin

Kefenini dokut kaynana                           Kemiklerin batıyor

 

            49                                                 50

Irafa koydum kutu                                 Sus be gelin

İçinde çörek otu                                    Soluğum bitti

Kaynanam sıçan boku                             Hep hastasın da

Oğlu cevahir topu                                  Gebermedin gitti


 


 




Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği
Merdan Yanardağ

Türkiye’nin önde gelen nitelikli gazetecilerinden Merdan Yanardağ yine şaşırtıcı bir yapıtla karşımızda. Gazeteciliğinin yanı sıra akademik çalışmaları, siyasal ve entelektüel kimliğiyle de tanıdığımız Yanardağ, mesleği nedeniyle olsa gerek, ağır kitapları bile temposu yüksek ve akıcı bir dille kaleme alıyor. Ufuk açıcı eserler üretiyor. Elinizdeki kitap bunun en iyi örneklerinden biri.
 
Siyaset bilimi ve sosyoloji doktoru da olan Yanardağ’ın, gazetecilik deneyiminden süzüp getirdiği ve akademik çalışmaları sırasında kaleme aldığı –ilk kez yayımlanan metinlerden oluşan– İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği kitabı, entelektüel ve bilimsel derinliğiyle “parlak bir eser” diye nitelendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
 
Yanardağ bu çalışmasında, Türkiye solundaki “Türk olmaktan utanma” kompleksinden İran Devrimi’nden çıkarılacak derslere, sosyalist hareket ile Kemalizm ilişkisinden aydınlanma ve modernite tartışmalarına, Oryantalizmin güncelliğinden “aydın” kavramı bağlamında Mannheim ve Gramsci’ye, Althusser’in Marksizme bakışından Foucault’ya, iktidar-rıza denkleminden Gadamer ve Derrida’ya, Türkiye’de cumhuriyetçi solun kimlik sorunundan Antonio Negri’nin teoriyi yeniden kurma girişimine kadar uzanan geniş bir alanda inceleme ve çözümlemeler yapıyor.
 
Kitap, bilgilendirici özelliğinin yanında, entelektüel ve siyasal ortamda yaşanan liberal ve postmodern zihin kirliliğine karşı teorik bir müdahale eseri olarak da okunabilir.
Hem bu kadar ünlü, hatta “popüler” bir gazeteci olup hem de böyle bir kitap yazmak herkesin harcı değil. Okuyacak ve şaşıracaksınız.

İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği

Merdan Yanardağ

ISBN: 9786254184611