ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 7. BÖLÜM
Şair Dr. Salim ÇELEBİ
28 Kasım 2014, Cuma
Şiirlerle Şenlendik, 7 - Şiirlerde Atatürk
Sınıflarımızda Atatürk’ümüzün resmi, ders kitaplarımızda da Atatürk’le ilgili şiirler vardı. Bizler, bambaşka bir Atatürk sevdalısı olarak yetiştirildik. Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerimiz vardı çünkü. Varlık nedenimizi ve Laik Cumhuriyeti, Atatürk’e borçluyduk. Hâlâ da borçluyuz. Bizim nesil Atatürk’ü ve Atatürk sevgisini öylesine içselleştirdi ki, hiçbir güç onu söküp atamaz, değiştiremez.
Mustafa Kemal ATATÜRK Çizen: Musa Kâzım YALIM | İsmet İNÖNÜ Çizen: İbrahim ÇALLI |
İstanbul Eğitim Enstitüsünden hocam Behçet Necatigil’in (derslerime girmedi) “Resim” adlı şiiri sınıfımızın duvarını süsler, her gün okurduk.
RESİM
Her gün,
Enginlerden engin
Yücelerden yüce
Bir duygu sarar bizi
Bu sınıfa girince.
Kürsünün üstünde bir resim:
Gözleri denizlerden mavi,
Bakışları güneşlerden sıcak
Dört mevsim.
Öğretmenimizin kürsüde
Verdiği dersi,
Dinler bizimle birlikte
Atatürk'ün resmi.
Hatice Altın isimli 14-15 yaşlarında bir öğrencinin, Atatürk’ün vefatından sonra yazmış olduğu "olmasaydı" adlı şiir, içimizden geçenleri dillendiriyordu. Gür sesimizle, içtenliğimizle ve gözyaşlarımızla okuyorduk her 10 Kasım anma etkinliklerinde. Yazan bir çocuktu ve en iyi çocuklar bilirdi; birbirlerinin duygu ve düşüncelerini. Bir çocuğun duygu ve düşüncesiyle, şayet Atatürk olmasaydı; beraberinde nelerin de olamayacağı haykırılıyordu pırıl pırıl duygularla.
OLMASAYDI
Güneşimiz doğmazdı
Atatürk olmasaydı;
Yurtta bahar olmazdı
Atatürk olmasaydı.
Çiçekler deremezdik
Sevince eremezdik;
Bugünü göremezdik
Atatürk olmasaydı.Coşamaz taşamazdık
Dik yarlar aşamazdık;
Bugünü yaşamazdık
Atatürk olmasaydı.
Düşmana salamazdık
İntikam alamazdık;
Egemen kalamazdık
Atatürk olmasaydı.
Fabrika açamazdık
Geceden kaçamazdık;
Işıklar saçamazdık
Atatürk olmasaydı.Kaybettik yazık, yazık,
Biz onu kalbe kazdık;
Teselli bulamazdık
İnönü olmasaydı.
Ulu Önderimiz vefat etmişti, acımız çok büyüktü. Tesellimiz, silah arkadaşı İnönü'nün, eşsiz kahramanımızın yerini almasıydı.
Akıl ve mantıktan yoksun bazı insanlar(!) Atatürk’ün “Diktatör” olduğunu bile söyleyebilme cesaretini gösteriyorlar! Dönemleri, kendi koşulları içerisinde değerlendirmek gerekir. 1920’li, 1930’lu, 1940’lı yıllar; Hitler, Mussoloni, Franco, Stalin… gibi diktatörlerin yaşadığı yıllar. Sormak gerekir: Halife olmayı reddeden, Cumhuriyeti kuran ve çok partili sisteme geçebilmek için fırsat kollayan bir lider; diktatör olabilir mi?
Ümmetten Millet, kuldan yurttaş yaratan dev bir projedir Cumhuriyet. Yönü batıdır, batı uygarlığı: Üreten, özgürce düşünen, örgütlenen, eşit bireylerin oluşturduğu bir toplum. Günümüzde Cumhuriyetin “Demokrasi” ayağının, yeterince geliştiğini söyleyebilmek mümkün değil. Fakat biliyor ve inanıyoruz ki, yurttaşlık bilinci arttıkça, taşlar yerine oturacaktır.