Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam172
Toplam Ziyaret738835
Mutlu Yıllar

Sürekli anlaşmazlığın ve uyumsuzluğun nedenleri; kadınla erkek arasındaki dinsel ve yasal engeller ile toplumların arasındaki sınırlar ve kurallardır!
Adnan YALIM


Yeni yılda çocuklarınıza, bilgi yerine, özgün olanı; sporu, müziği, resim çizmeyi, kitap okumayı, yemek yapmayı, insanların birbirlerinden farklı olduklarını anlamalarını sağlamak için de, sanatı öğretin!

Ayrıca; sembol ve ritüeller yerine,

Değerleri; dil ve sanat, hukuk ve tarih, sorumluluk ve sorgulama, çevre ve iklim bilincini...

♠ Yaşamayı; kimseden emir almadan ve kimseye emir vermeden yaşamayı...

Benlik edinmeyi; "kul benlik" değil, "özerk benlik" edinmeyi...

Düşünmeyi; kimseden emir almadan, bağımsız düşünmeyi...

İnanmayı; safsatalara değil, başarıya inanmayı...

Başkalarına değer vermeyi...

Ekip çalışmasının önemini... 

...öğretin çocuklarınıza!

Güllü'nün İlmi - Hüseyin Seyfi

Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Musa Kâm Yalım
Yalnız benim ol, el yüzüne bakma sakın sen,
Kıskan beni, göğsünde uyut, yan ateşimden.
Beste: Selâhattin Pınar, Güfte: Mustafa Nâfiz Irmak, Makam: Rast, Usûl: Curcuna 

 

GÜLLÜ'NÜN İLMİ

Hemen hemen her konuda sürekli yazılar yazan ve yazdığı bu yazıları Milliyet Blog'daki sayfasında okuyucularıyla paylaşan Hüseyin Seyfi öğretmenimiz, gerek içerikli ve kaliteli yazılarıyla, gerekse seçkin ve ses getiren şiirleriyle köyümüz bilgisunum sayfasına zenginlik ve güncellik kazandırmıştır! Başta İngilizce aslından Türkçe'ye aktararak yazdığı araştırma yazıları olmak üzere eğitim, psikoloji ve kültürel konuları içeren yazıları; az sözle çok şey anlatan, hiçbir şey söylemiyormuş gibi görünüp gerçekleri göze sokan şiirleri, sadece köyümüz insanları tarafından değil, çevre köy ve kasaba insanları tarafından da büyük bir ilgi ve beğeni ile okunmuştur. Hüseyin Seyfi öğretmenimize köyümüz bilgisunum sayfasına yaptığı katkılarından dolayı minnettarız! Ona yüreğimizin diliyle dilimizin yüreğinden teşekkürler sunarız! kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası 

ÇOK YÖNLÜ ÖĞRETMENLER SEYREK

 

31 Mart 2013, Pazar

“Kadınlar arasında bir akraba toplantısı idi. Amaç, aramızda sohbet ve akrabalık duygularını pekiştirmek, çoluk çocuğun birbirini tanımasını sağlamaktı.

Toplantıda içimizde kapalı olanlar olduğu gibi modern veya açık giyimliler de vardı. Yenildi içildi. Ayda bir kez toplanmaya karar verildi. Sıra ayrılma zamanına gelince, Güllü ayağa kalkarak,

"Arkadaşlar" dedi, "gelecek sefere, herkes kağıtlar, kalem ve dosya ile gelecek"

"Neden" dedim merakla,

"Bu toplantıyı dinimiz hakkında bir şeyler öğrenmek için değerlendireceğiz. Gelecek toplantıya size, ilim nedir, konusunu veriyorum, herkes bu konuda hazırlıklı gelsin"

Şaşırıp kalmıştım Güllü'nün davranışına. Biraz da sinirlendim. Ben bir öğretmendim. Nice profesörlerden ilim irfan dersleri almıştım. Oysa Güllü beş yıllık ilkokul mezunu idi. Güllü'den ilim dersi alacaktım. İçimden, "Allahım sabır ver" dedim.

"Güllü senin amacın ne? Biz buraya ders almaya gelmiyoruz. Sonra sen bana nasıl ilim dersi vereceksin. Ben bir öğretmenim. Benim gibi burada bulunanların hemen hemen hepsi senden tahsil olarak çok ilerdeler. "

"Olsun, tahsil ayrı, ilim ayrı"

"İlim dediğin şey nedir " dedim

"Allah'ı, Peygamberi bilmek, dinimizi öğrenmektir" dedi

"Biz Allah'ı peygamberi, dinimizi senin kadar bilmiyor muyuz? En iyisi sen, bu görevi aldıklarına iade et. Boyundan büyük işlere de karışma. Git nerde ilim dersi vereceksen ver…"

Daha fazla dayanamadım, oradan kalktım ve çıktım.

Mahallede tüm apartmanlarda aynı şey söz konusuydu. Sonra düşündüm; Güllü’ye ne diyecen? Başını örten, koltuğuna kitabı geçiren ilim dersi vermeye kalkıyor bu memlekette. Herkesin bir hesabı var. Çoluğuna çocuğuna iş, aş, yurt…

Birkaç yıl önce müdürüm beni çağırmıştı odasına, samimi ve içten bir tavırla,

“İyisin hoşsun, görevini tam yapmana diyecek yok. Lakin bazı konularda eksiğin var.”

Heyecanlanacak bir durum yoktu ya, heyecanlanmıştım. Eksiğim heydi acaba, sordum;

“Dini bilgiler hususunda” dedi.

Müdür, çekmecesinden, üstü resimli, eskiden sakallı esmer adamların kapıya kadar getirip satmak istedikleri, herkesin bilebileceği bazı dini bilgileri içeren kitapla broşür arası benzer bir şeydi. Aldım içine bir göz attım, iki üç dakika sonra masasının üstüne bıraktım ve,

“Sor, ne sorarsan sor bu kitaptan” dedim.

Müdür mahcup bir tavırla,

“Özür dilerim , yanılmışım “ dedi.

Müdürün samimiyetinden kuşku duymadığım için işi büyütmedim.

“Duydun mu” dedi

“Neyi” dedim.

“Bizim hanım uçtu.”

“Tövbe de” dedim.

Öte yandan da merakımı yenemeyerek,

“Ne oldu?” diye sormadan edemedim.

"Hanımın uçması, Allah göstermesin başka anlamlara da gelir. "

“Kuran belledi, komşu bir kadından”

“Ee, ne var bunda, varsın bellesin”

“İşe güce ve bana bakmıyor Kuran okuyacağım diye. Artık hanımın İşi, gücü din oldu, başka bir şeyle ilgilendiği yok.” “İnanmam. Kuran, kocaya kayıtsız şartsız itaatı ve bakmayı öğütler."

“Bizimki artık eşitlikten meşitlikten bahsediyor. Televizyonda hep dini kanalları seyrediyor. Bana kanallarda haber, tartışma programları izletmiyor.”

”O kanallarda kadın erkek eşitliğinden pek bahsedilmez.”

“Vallahi ne olursa olsun, hanımla çatışma içindeyiz. Durum zor."

Telefonun öbür ucundaki,

“Selam-ün aleyküm, hayırlı bayramlar, bayramınız mübarek olsun inşallah” deyince şaşırdım. Arkadaş, pek bu ağızla konuşmazdı.

“Alo, iyi bayramlar, bayramınızı kutlu olsun” derdi en azından. Ama arkadaşın, “Şu mübarek günde bile vazifemizi icra etmekteyiz” deyince, “Maşallah” arkadaşın dinlendiğini ve bunu bildiğini anladım. Her dinlediğimiz ve her gördüğümüzle kitap yazacak halimiz yok ya, memleketimden bir iki minik fotoğraf karesi hepsi bu.

Hüseyin Seyfi

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Din ve Bilim


Din ve Bilim
Doç. Dr. Şafak Nagajima

Biz insanlar, -bugünkü bilgilerimize göre- diğer canlılardan farklı olarak derin bir düşünme, yansıtma yeteneğine ve öz bilince sahibiz. Bu özelliklerimiz bizi, kendimize, çevremize, yaşama dair karmaşık sorular sormaya ve anlam arayışına iter. Kimimiz cevapları dini inançlar ve öğretilerde ararken, kimimiz de bilimin bistürisiyle yara yara, bilinmezin derinliklerine ulaşmaya çalışır.
Peki bu iki yaklaşımın arasındaki temel farklar nedir?
Dinler, bir inanç sistemi temelinde şekillenir ve yaşamın anlamını yaratıcı bir güç veya ilahi bir amaca bağlarlar. Kutsal metinler, ritüeller ve gelenekler aracılığıyla bu anlamı sunarlar.  Din, genellikle şüpheye yer bırakmayacak mutlak bir doğruyu hedefler ve o doğruya inanmayı amaçlar.
Bilim ise şüphecilik ve sorgulamaya dayanır. Gerçeği gözlem ve deneye dayalı objektif ve kanıtlanabilir bir yöntemle arar. Bilim insanlarının amacı, evreni ve insan yaşamını mantıklı ve deneylere dayalı açıklamalarla anlamaktır.
Dinler, genellikle değişmeyen ve sınanamayan bir inanca dayanır. Yanlışlanamaz veya test edilemezler. Örneğin, yaratılış konusu, evrenin nasıl yaratıldığına dair kesin bir inanç içerir.
Bilim ise yanlışlanabilirlik ilkesine dayanır. Bilimsel iddialar test edilebilir ve sınanabilir. Bilimsel bir açıklama veya teorinin yanlış olduğu deney veya gözlemle kanıtlanabilir.  Örneğin, yerçekimi teorisi belirli deneylerle sınanabilir ve yanlışlanabilir.
Dinler, genellikle doğaüstü bir varlık veya güç tarafından yönlendirildiğine inanılan bir anlamı öne çıkarır. İnsanların yaşamları, ilahi bir plana göre şekillenir. Evrenin kökeni, yaşamın amacı ve ölüm sonrası yaşam gibi metafizik soruları yanıtlamaya çalışırlar.
Bilim, doğaüstü açıklamalara dayanmaz ve kanıtı olmayan iddialarda bulunmaz. Kanıtı olmayan bir iddia zaten bilimsel değildir. Evrenin işleyişini doğa yasalarını kullanarak anlamaya çalışır. Bilim insanları, temel metafizik soruları yanıtlamak yerine gözlem ve deneylere dayalı olarak ölçülebilir ve anlaşılabilir gerçekleri anlamaya çalışırlar.
Dinler, genellikle kişisel inanç ve deneyimle ilişkilendirilirler. Her insan dinini kişisel bir biçimde yaşar ve yaşamın anlamını kendine özgü bir şekilde deneyimler.
Bilim ise evrensel ve nesnel bir perspektifi vurgular. Her yerde geçerli olabilecek bilgilere ve anlamlara ulaşma amacını taşır. Bilimsel bilgi, kişisel inançlardan bağımsızdır ve genellikle genel kabul gören gerçeklere dayanır.
Özetle, yaşamın anlamını dinlerde bulmakla bilimde aramak arasındaki temel fark, inanç ve şüphecilik, doğaüstü ve doğal, mutlaklık ve test edilebilirlik/yanlışlanabilirlik, kişisel ve evrensel gibi unsurları içerir. Bu iki yaklaşımın farklılıkları, insanların yaşamı yorumlama biçimlerini önemli ölçüde etkiler. Her iki yaklaşım da insanlar için farklı anlam ve tatmin kaynakları olabilir.

Doç. Dr. Şafak Nakajima