Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam70
Toplam Ziyaret710426
Hippiler ve Yippiler

Yol kenarında çiçek satan genç bir Hippi kız l Oklahoma l ABD l 1973

“Hippi” kelimesi, İngilizce’de “güncel olan”, “modaya uygun” anlamına gelen “hip” kelimesinden türetilmiş. 1950'lerde San Francisco, Los Angeles ve New York gibi metropollerdeki bohem sanatçıları temsil eden, onlara ilham veren “Allen Ginsberg”, “Jack Kerouac” gibi, sıradan anlatı değerlerini, alışılmış yaşam tarzlarını reddeden, geleneklere karşı duran, özgürlükçü düşünce ve ifade tarzını benimseyen entelektüel kimseler, Hippi diye adlandırılmış. 

Hippi terimi daha sonra, büyük ölçüde, o dönem, “San Francisco Chronicle” adlı bir gazetede köşe yazarlığı yapan “Herb Caen”in, köşe yazılarında Hippilere ve yaşam tarzlarına sık yer vermesi sayesinde, 1967 yılından itibaren, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve İngiltere de dahil olmak üzere, diğer tüm ülkelere yayılmış.

Hippi hareketi kısmen, ABD'nin Vietnam Savaşı'na katılmasına ve savaş boyunca işkence, tecavüz ve toplu infaz gibi sayısı belirsiz savaş suçu işlemiş olmasına muhalefet olarak ortaya çıkmış olsa da, “Hippiler”, "Yippiler" olarak bilinen aktivist yandaşlarının aksine, siyasetle pek meşgul olmamışlar, bir küstahlık olarak gördükleri hayatı istedikleri şekilde yaşamayı tercih etmişler.

“Yippiler” (Yippies) olarak adlandırılan “Uluslararası Gençlik Partisi” (YIP), Amerikan gençliği odaklı, savaş karşıtı, radikal ve devrimci bir hareket olarak, 31 Aralık 1967'de kurulmuş. Anti otoriter bir gençlik hareketi olan Yippiler, 1968'de bir domuzu ("Ölümsüz Pigasus") Amerika Birleşik Devletleri Başkanı adayı olarak göstererek, sosyal statükoyla alay etmişler.

‘Yippie'lerin bir akıma üyeliği ya da hiyerarşisi olmamış. Hareket, 31 Aralık 1967'de, New York'taki bir apartman dairesinde yapılan bir toplantıda Abbie HoffmanJerry Rubin, Nancy Kurshan ve Paul Krassner adlı aktivistler tarafından kurulmuş. Kendi anlatımına göre Yippi ismini, Hippi isminden esinlenerek olsa gerek, Paul Krassner icat etmiş. Neden Yippi? diye soranlara; Basın 'Hippi'yi yaratır da, biz 'Yippi’yi yaratamaz mıyız?" demiş.

Bilgi: Hippiler ve Yippiler, Encyclopedia Britannica’dan edinilmiş bilgiler ışığında yazılmış bir tanımlamadır!


kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunım Sayfası

 
 Fotograf: Özcan Antike

DÜĞÜNLERİMİZ, DÜĞÜN  GELENEKLERİMİZ

Sabiha ÖZSOY


Geleneksel olarak yapılan  düğünler ülkemizde bölgeden bölgeye, ilden ile hatta yakın mesafedeki  köyden köye bile değişmektedir. kültür etkileşiminden kaynaklanan bazı benzerlikler olsa da bariz farklılıklar vardır.

Bizim köyümüz çevresiyle etkileşimi oldukça fazla olan bir köydür. Bu etkileşimden  dolayı  yeniliklere açık, hareketli bir yapıya sahiptir. Dolaysıyla bazı  kökleşmiş gelenekler dışında  çeşitli gelenekler değişikliğe uğramıştır. Geleneksel olarak yapılan düğünlerimiz de eskiye göre değişikliğe uğramıştır. Bu değişmelerin nedeni yukarıda da bahsettiğim gibi  kültür etkileşimidir.

Köşektaş Köyü orta büyüklükte nezih bir yerleşim birimidir. Fazla büyük olmadığı için insanlar birbirini tanır. Kış aylarında köyün nüfusu azalır, yaz  aylarında ise artar. Bazı köylüler şehirdeki eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi olanaklardan  faydalanmak için göç etmiştir. Ama köyle bağlantılarını koparmamışlardır. Uzun tatillerde ziyaretlerini yaparlar.

 
 Fotograf:Zeynep Güneş - Takı Merasimi Sonrası Halay Çekerken

Köyümüzde düğünler genellikle yaz aylarında yapılır. Özellikle temmuz ayı düğün ayıdır. Çünkü köyün nüfusu  en üst noktasına ulaşır. Düğünler genellikle Cuma günü  başlar  ve üç gün sürer. Düğünlerimizin geleneksel çalgısı davul ve  zurnadır. Düğün için günler önce  hazırlıklar yapılır. Geleneksek yemekler hazırlanır. Köy halkına yetecek kadar çok yemek yapılır. Günümüzde ise  bu  gelenek pek uygulanmamaktadır. Yemekler nelerden oluşur  derseniz; etli bulgur pilavı, köfte, yaprak sarması, dolma, mantı, şerbet, baklava  gibi.... Şimdilerde ise kolaylık sağlayan yönü düşünülerek  kıymalı pide yaptırılmaktadır.

 
 Fotograf: Özcan Antike - Düğün Seyreden Bir Grup İnsan Topluluğu

Yemek hazırlıkları  bittikten sonra Cuma  günü  Cuma namazından sonra düğün  başlar. Cuma namazını  kılan  köy halkı, erkek evine  gider. Bayrağın  altına kurban kesildikten  sonra  düğün duası yapılır. Bayrak herkesin görmesi için  erkek evinin çatısına dikilir. Davul çalmaya başlar. Önceden hazırlanan  yemekler  köy halkına sunulur.

Erkek  evine  köy  halkının  genç  kızları  ve erkekler toplanır. Gelin ve damadın yakınları, gelin ve damat, genç kızlar ve erkekler  köyü dolaşıp köy halkını düğününe  davet ederler. Köy  halkına okuntu adı  verilen  fıstık  ve şeker dağıtılır.

Cuma gecesi  bütün köy  halkı  düğün evinde toplanır. Kadınıyla , erkeğiyle  hep  birlikte  davul  zurna eşliğinde  gece   geç saatlere kadar  eğlenirler. Her düğünde  mutlaka söylenen  birkaç  tane türkümüz  vardır. Bunlar  içinde  en çok söyleneni  şu kıtalardan  oluşur.

Düğünlerimizde  ikinci gün  daha  yoğun  geçer. Ikinci günde deve  donatılır ve  ikindi  vaktinde  gündüz  kınası yakılır. Gündüz  kınası  için  erkek evi  deve donatır.

 
 Fotograf: Celalettin Ölgün - Deve Oyunu

Deve  donatmada  gerçek  bir deve  söz konusu  değildir. Tamamıyla düzmece, bir  tür  oyundur deve donatma  geleneği. Bütün  düğünlerde  kullanılan bir  deve  başı  vardır. Deve  başının  kulakları  tahta  kaşıklardan, gözleri  ise  aynadan  yapılır. Rivayetlere  göre  gözlerin  aynadan  yapılması  nazarı  geri  yansıtmak içindir.

Erkek  evinde  bunlar  yapılırken  kız  evinde  tatlı  bir  telaş  vardır.Gelin  yakın  arkadaşı  ya da  akrabasının evine  götürülür. Orada  gelin başı  yıkanır ve  gelin gündüz  kınası için  hazırlanır. Erkek tarafı  devesini  alıp  gelin başının  yıkandığı  eve  gider. Erkek evi burada  gündüz kınasını  yakar . Kınadan  sonra  gelin  erkek tarafıyla  kız  evine  götürülür  ve  takı  merasimi  olur. Herkes bütçesine göre bir şeyler takar. Erkek tarafı kınasını yaktıktan sonra evine  döner. Kız tarafı gece  yapılan eğlencelere katılmaz... Kız tarafı kendi yapacakları kına  gecesinde   eğlenirler.

 

 Fotograf: Celalettin Ölgün
Köşektaş Düğünlerinin Renkli Simaları Kel Köçek ile Kelik Derviş Kolkola ve Yanyanalar...

Erkek  tarafı  gece  kınası  için  tekrar  kız  evine  gider. Gelin bir  sandalyeye  oturur ve  etrafında  çember  oluşturulur. Kına gecesinde türküler söylenerek gelin ağlatılır. Kaynana gelinin kınasını yakar ve gelinin avucuna kına altını (Cumhuriyet altını) koyar. Gelinin arkadaşları kendi aralarında kına gecesi yaparlar. Sonra teft çalıp eğlenirler ağlar.

Pazar günü son gündür. Gelin arabası süslenip diğer arabalarla gelin alınmaya gidilir. Kız evi için bu son gün çok zordur. Kız evi gelinin çeyizini hazırlar. Erkek tarafından sandık parası istenilip çeyizler gönderilir. Erkek tarafı gelini almak içn öğlen vakti kız evine gider. Tabi ki gelin hemen çıkarılmaz.. kız evi yüklü miktarda kapı parası ister. Gelinin erkek kardeşi yada babası gelin kuşağını bağlar. Gelin yakınlarıyla vedalaşıp alkışlarla gelin arabasına bindirilir. Bu an kız evinin en hüzünlü zamanıdır. Gelin arabasının arkasından su dolu çömlek kırılır.

 
  Fotograf: Zeynep Güneş -Takı Merasimi İçin Toplanmış Bir Grup İnsan Topluluğu

Eskiden gelin erkek evine getirilince kaynana ile kayınbaba güreş tutarmış. Bu gelenek şimdilerde uygulanmamaktadır.

Üç günlük yorucu ama bir haylide eğlenceli olan Köşektaş Köyü’nün düğünlerini sizlere anlatmaya çalıştım. Düğünlerimizin amacı sadece iki kişinin evlendiğini duyurmak değildir. Düğünler sayesinde köy halkında birlik duygusu oluşur ve mutluluklar paylaşılır. Ayrıca genç kızlar ve genç erkeklerin birbirlerini görüp beğenmelerine vesile olur. Ne yazık ki kültür yozlaşması, teknolojik gelişmeler gibi faktörler nedeniyle bazı geleneklerimiz yok olmaktadır. Umarım uzun yıllar boyunca düğünlerimiz çok fazla değişikliğe uğramadan yapılmaya devam edilir.




0 Yorum - Yorum Yaz
Araştırma

Facebook insanı
dar görüşlü yapıyor!
Hüseyin Seyfi

Teknoloji iletişim alanında geliştikçe sosyal ağlar da çoğalıyor. Sosyal ağlar geleneksel düşünme biçimlerini yıkıyor. Gizli ve mahrem kalması özel bilgiler açığa çıkıyor. Olaylar karşısında insanların gösterdikleri tepkiler değişiyor, özellikle gençlerin olaylara karşı gösterdikleri merhamet, acıma, heyecan gibi duygular sosyal ağlar sayesinde alışılmışın dışına çıkıyor. Onları daha bencil kılıyor.

Dijital ortamda insanların olayları kavrayış ve algılayışları farklı.  

Facebook bunlardan biri. Facebook'a günde bir milyardan fazla giriş yapılıyor.

Facebook'un insan üzerindeki etkilerini ortaya koymak bakımından gelişmiş ülkelerde birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırma sonuçlarından anlaşıldığına göre, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumlu olumsuz etkileri, kullanıldığı süreye, kullanım amacına bağlı olarak değişiyor. Uzun süreli kullanımların olumsuz etkilere yol açtığı biliniyor. Video oyunlar ve internet benzeri teknolojileri fazla kullanan çocukların fazla uyuma, obezite, karın ağrıları sorunlarına ek olarak beyin ve sinirsel gelişimi etkilediği ileri sürülüyor. Facebook'ta çok kalan çocuğun eğitim durumu olumsuz etkileniyor. Facebook'ta fazla ilgili insanda narsist davranışlar gözleniyor.

Başka bir araştırmanın  yaşlı ve orta yaş grubu insanların,  geçlerden daha mutlu olduğunu ortaya koyması da benzer sonuca varıyor. Facebook veya Instagram benzeri ağlar insanlarda yalnızlık duygusunu körüklüyor, sanal ortamda kendinde olmayanı başkalarının varlığı ile kıyaslayarak mutsuz oluyor. [Amy Molloy, The Telegraph]

Facebook insanı dar görüşlü yapıyor;

7. Ocak. 2016 tarihli, The Telegraph com' da Victoria Ward imzası ile yayınlanan bir yazıda verilen bir araştırmada, Facebook kullanıcıları kendi inanç ve fikirlerini başkaları ile paylaşarak doğrulayıp pekiştiriyor. İnsan, kendi inanç ve düşüncelerine uyanları arayıp bulmaya meyilli olduğundan, önyargılı, tartışmasız ve tekrar eden dönüşümler içinde kalıyor. The Proceedings National Academy of Sciences 2010- 2014 arası sosyal ağlarla ilgili insanlarla yapılan görüşmeden kullanıcılar, kendi ilgi alanlarında kutuplaşmaları ve ayrımcılığı besleyen,  pekiştiren topluluklarla bir araya gelme ve toplanma eğilimindeler. Çoğunlukla ön yargılı, asılsız, doğruluğu kanıtlanmamış söylentiler, şüpheye ve paronaya kışkırtıcılığına yol açıyor. Bilimsel içeriği olmayan bölük pörçük bilgiler, haberler, hızla sosyal paylaşımcılar arasında yayılıyor ve çoğunlukla kabul ediliyor.

Sosyal ağ kullanımı ve amacı yaşa, çevreye, eğitime ve kültüre bağlı. Suistimallere- kötüye kullanımlara açık bir alan. Doğru kullanıldığında yararları çok.

Internet ağları ceplere kadar girdi. Ülkemizde sosyal ağların kullanımın yaygınlığını belirtmeye bile gerek yok. Bu yüzden konu ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılarak kamuoyunun bilinçlendirilmesi zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiş durumda.

[Victoria Ward,
The Telegraph
]

Hüseyin Seyfi