DeepSeek uygulaması, uygulama listelerini fethediyor: Yeni yapay zeka (AI = Artificial Intelligence) sansasyon yaratıyor!
Yapay zeka "DeepSeek", kısa sürede uygulama listelerinde üst sıralara yerleşti ve güçlü teknolojisi ve yenilikçi fonksiyonlarıyla teknoloji dünyasında heyecan yaratıyor.
Çin üretimi yapay zeka laboratuvarı DeepSeek, karmaşık görevleri sadece birkaç saniye içinde halledebiliyor, problem çözme, hesaplama, programlama ve soru yanıtlama gibi alan ve konularda, rakiplerini geride bırakıyor!
DeepSeek aslında Çince ve İngilizce olarak tasarlanmış, ancak Türkçe olarak da kullanılabiliyor.
İlgi duyarsanız DeepSeek'i siz de ücretsiz kullanabilirsiniz!
Bilinmesi gereken noktalar, uygulama alanları ve maliyetler:
İster şahıslar, ister şirketler: DeepSeek genel olarak herkesin kullanımına ücretsiz olarak sunulmaktadır. Internet'deki ücretsiz bir temel sürüm ile tüm sorgulara yanıt alınabiliyor. İlgi duyuyorsanız ve teknik beceriniz varsa, kendi bilgisayarınıza yerel bir sürüm kaydedebilirsiniz.
DeepSeek V3 ile neler yapabilirsiniz?
Kullanabileceğiniz temel özelliklerden bazıları:
Araştırma Desteği
Bilgi Arama: Çeşitli konulardaki sorulara hızlı ve doğru yanıtlar almak için.
İçerik özeti: Makaleleri, kitapları veya uzun metinleri özetlemek için.
Veri analizi: Verilerin, grafiklerin veya bilimsel çalışmaların yorumlanmasını sağlamak için
Eğitim Desteği
Didaktik açıklamalar: Karmaşık kavramları basit ve erişilebilir bir şekilde anlayabilmek için.
Pratik alıştırmalar: Matematik, fizik, kimya ve diğer alanlardaki problemlerin çözümü için.
Metin revizyonu: Akademik makaleleri düzeltmek için.
İçerik Oluşturma
Yaratıcı Yazarlık: Hikayeler, şiirler, senaryolar veya ikna edici metinler yazmak için.
Fikir üretme: Projelere, kampanyalara veya şirketlere yaratıcı fikirler sunmak için.
Çeviri ve özelleştirme: Herhangi bir metni çeşitli diller arasında çevirmek veya bir konunun içeriğine içerik katarak o konuyu zenginleştirmek ve özelleştirmek için.
Teknik Destek
Programlama: Çeşitli dillerde (örneğin Python, JavaScript) kod yazma, hata ayıklama veya düzeltme konusunda yardım sağlamak için.
Teknik Açıklamalar: Mühendislik veya tasarım kavramlarını öğrenmek için.
Bilgi: Buraya aktarılan bilgiler, çeşitli basın ve yayın sayfaları ile DeepSeek uygulamasından tedarik edilmiş bilgilerdir!
kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası
Şiirlerle Şenlendik - 34. Bölüm
ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 34. BÖLÜM
"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 34. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net
Şair Dr. Salim ÇELEBİ
6 Kasım 2015, Cuma
Şiirlerle Şenlendik, 34 - Türk Halkı Bağışlasın Bizi
Kuvayı Milliye Destanını üç ilde yazmıştır Nâzım: 1939 İstanbul Tevkifhanesi, 1940 Çankırı Hapishanesi ve 1941 Bursa Hapishanesi.
Yiğit bir insan, devrimci bir şairdir Nâzım. Oldukça da alçak gönüllüdür. Yazdığı bu eşsiz destanın sonunda, yazdıklarının, ulusal kurtuluş savaşını yeterince anlatamadığını ileri sürerek; bağışlanmasını diler Türk Halkından.
Kuvayı Milliye Destanının bu son kısmını ne zaman okusam, ağlamamak için zor tutarım kendimi. “Bu ülke için, bu halk için ben ne yaptım?” sorusunu kendi kendime sorar; bir yandan Deli Erzurumlu'nun akıbetine üzülürken, bir yandan da Nâzımın bu içtenlikli mütevazılığı karşısında dehşete düşerim...
"KUVAYI MİLLİYE"DEN
Solda, ilerdeydi Ali Onbaşı. Kan içindeydi yüzü gözü. Bir süvari takımı geçti yanından dörtnala. Kaçanı kovalamıyordu yalnız ulaşmak da istiyordu bir yerlere ve sadece kahretmiyor yaratıyordu da. Ve kılıçların, nalların, ellerin ve gözlerin pırıltısı ardarda çakan aydınlık bir bütündü. Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü ve şu türküyü duydu : «Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...»
Sonra. Sonra, 9 Eylülde İzmir'e girdik ve Kayserili bir nefer yanan şehrin kızıltısı içinden gelip öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya, Güneyden Kuzeye, Doğudan Batıya, Türk halkıyla beraber seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz'i.
Ve biz de burda bitirdik destanımızı. Biliyoruz ki lâyığınca olmadı bu kitap, Türk halkı bağışlasın bizi, onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, kitabımızda yalnız onların mâcereları vardır...
Kitap Tanıtım Köşesi
Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı
“Erdoğan Aydın, bugün Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu bir etkinliğe çağırıyor okuru: Düşünmeye! Rehberlik ediyor üstelik.”
Milliyetçilikle dünyayı ve insanlığı sürekli savaş gerilimine sokmaktan başka bir şey yapılamayacağı bir yana; ülkenin sorunlarına da çözüm üretilemez!
Modernçağ tarihinin de gösterdiği gibi milliyetçilik; insanlığa, ortaçağdaki dinsel ideolojilerle kıyaslanacak denli büyük felaketler getirmiştir. Bütün savaşlar, artan silahlanma, eğitim, sağlık ve kalkınma bütçelerinin kısılması, hep milliyetçilikle meşrulaştırılmıştır. Dahası; insanı ve haklarını, dinin yerini alan yeni bir kolektif kimlikle ezmenin ve burjuvazinin çıkarlarına feda etmenin aracı olmuştur.
Sorunlarımızı görüp aşmamızı sağlayacak demokratik sağduyumuzu elimizden alıp, bizi öteki inanç ve halklara düşman etmekte din nasıl olumsuz bir misyon görmüşse, milliyetçilik de modern koşullarda aynı misyonu görmektedir.
Bu bağlamda devlet kendi halkına, sürekli olarak "davulcuya kaçabilecek kız" muamelesini reva görmektedir.
Özetle bu kitapta, milliyetçiliğin -ve yanısıra dinin- halkın kontrolü, tektipleştirilmesi ve haklarının unutturulması için nasıl temel bir ideolojik araç olarak kullanıldığı gösterilmektedir.
Kitap, kâh tarihe gidip, kâh günümüzde tartışılan sorunlara gelerek, milliyetçilikle şekillendirilmiş Türkiye’nin öyküsünü anlatıyor.
“Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait” olduğunu bağıran egemen söylemin ardında, gerçekte “milletin” nasıl güdülüp kontrol altında tutulduğunu gösteriyor. “Milletini ve ülkesini sevmek” sanısının aksine milliyetçiliğin, hak ve özgürlüklerimize yabancılaştırılmamızı sağlayan bir egemenlik ideolojisi olduğunu gösteriyor.