Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam149
Toplam Ziyaret798379
Sentetik İnsan


Ray Kurzweil
Biyolojik Olmayan İnsan

Ray Kurzweil, birkaç on yıl içinde bugünkünden bir milyar kat daha zeki olacağımızı düşünüyor. 

Türümüz genetik mirasının zincirlerini kırıp akıl almaz zekâ, maddi ilerleme ve uzun ömür seviyelerine ulaşırken, insan olmanın doğası hem zenginleşiyor hem de sorgulanıyor. Bu "paradigma değişiminin" hızı her on yılda bir iki katına çıkıyor, bu nedenle 21. yüzyıl, günümüz hızıyla yirmi bin yıllık bir ilerlemeye tanık olacak. Hesaplama, iletişim, biyolojik teknolojiler (örneğin DNA dizilimi), beyin taraması, insan beynine dair bilgiler ve genel olarak insan bilgisi, her yıl performans, kapasite ve bant genişliği bakımından genellikle iki katına çıkarak daha da hızlı bir ivme kazanıyor. Üç boyutlu moleküler hesaplama, 2030 yılından çok önce insan seviyesinde yapay zeka için gerekli donanımı sağlayacak. Daha önemli yazılım içgörüleri ise kısmen, çoktan başlamış bir süreç olan insan beyninin tersine mühendisliğinden elde edilecek. Bu değişimlerin toplumsal ve felsefi sonuçları derin olacak ve yarattıkları tehditler önemli olacak; ancak eninde sonunda makinelerimizle birleşeceğiz, sonsuza kadar yaşayacağız ve bir milyar kat daha zeki olacağız. Tüm bunlar önümüzdeki üç ila dört on yıl içinde gerçekleşecek.

Ray Kurzweil l Biyolojik Olmayan İnsan Sandığınızdan Daha Yakın

Bu sütünlara aktarılan bilgiler kısmen Encyclopædia Britannica kaynaklıdır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Hastamın Ögretmeni - 8 - Nahit Hanım ve Orhan Veli (2)

Hastamın Öğretmeni

8 - NAHİT HANIM VE ORHAN VELİ (2)

1949-1950 yıllarında; Orhan Veli, Abidin Dino, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Necati Cumalı, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat… “Yaprak” adında bir dergi çıkarırlar. Derginin masraflarını Nahit Hanım ve Dışişleri Bakanlığında çalışan Mahmut Dikerdem karşılar. 15 günde bir yayınlanan Yaprak Dergisi ancak 28 sayı çıkarabilir. Son sayının çıkması için yine para yoktur. Önce giydiği paltoyu, sonra da Abidin Dino’nun hediye ettiği resmi satmak zorunda kalır Orhan Veli. Kışın Ankara soğuğunda, üşüdüğünden dert yanmaz da paltosuz sokakta dolaşmaktan utandığını söyler büyük şair. Ünlü Fransız şair Philippe Soupault, büyükelçiliğin daveti üzerine Ankara’ya geldiğinde, ısrarla “Yaprak” dergisinin yönetim evini görmek ister. Oysa derginin bir yönetim bürosu bile yoktur. Alelacele, Orhan Veli’nin kalmakta olduğu  apartmanın bahçesindeki müştemilat onarılır ve Nahit Hanımın getirdiği eşyalarla döşenerek, “Yaprak” dergisinin yönetim eviymiş gibi Fransız şair davet edilir. Şiirin geleceği konusunda tartışma ve sohbet yapılır ve Orhan Veli’nin, kendisinden Türkçeye çevirdiği şiirler okunur.

Fransız şair ülkesine dönerken, “Ben şiiri Türkiye’de buldum,” diye demeçler verir.

Şiirimizdeki “Garip” akımının 3 silahşoru; Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’tir. Şiirdeki ölçüyü, uyağı ve ağdalı sözcükleri kullanmayı benimsemedikleri için; hakaret boyutuna varan eleştirilere uğramışlar, fakat şiiri de tramvaylara, kahvelere, evlere taşımışlardır.

Sait Faik bir gün,”Sende nasır var mı?” diye sorar Orhan Veli’ye. “Süleyman Efendi Şiirinden sonra, ahı tuttu, bende nasır çıktı.”

Şiirin tamamını bilmesek de şiirde geçen “Yazık oldu Süleyman Efendiye,” dizesini bugün de kullanmaya devam etmekteyiz:

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada nasırdan çektiği kadar;
hatta çirkin yaratıldığından bile o kadar müteessir değildi;
kundurası vurmadığı zamanlarda
anmazdı ama Allahın adını,
günahkâr da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye.

İstanbul’daki bir ecza laboratuarı, bir nasır ilacı çıkarmak üzeredir ve ilaç kutusunun üzerine, Orhan Veli’nin nasırla ilgili yukarıdaki dizlerini koymak için yüklüce bir para teklif eder. Beş parasız olmasına rağmen, cebi delik şair Orhan Veli, bu teklifi geri çevirir.

 


          
 

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Bilinçsiz Geleceğimiz


Yuval Noah Harari
Bilinçsiz Geleceğimiz
Our-Nonconscious-Future

Önümüzdeki bir iki yüzyıl içinde, biz insanlar kendimizi tanrılara dönüştürüp yaşamın evriminin en temel prensiplerini değiştireceğiz. Geleneksel mitolojiler Tanrıları, yaşamı kendi isteklerine göre tasarlayıp yaratabilen güçlü varlıklar olarak tasvir ediyordu. Biz insanlar ise, önümüzdeki en geç iki yüzyıl içinde muhtemelen çeşitli yaşam formlarını kendi isteklerimize göre nasıl tasarlayıp üreteceğimizi öğreneceğiz. Yeni tür organik varlıklar yaratmak için biyomühendisliği kullanacağız; doğrudan beyin-bilgisayar arayüzlerini kullanarak cyborglar (Cybernetic Organism: organik ve inorganik parçaları birleştiren varlıklar) yaratacağız; ve makine öğrenimi ve yapay zekâ alanındaki gelişmeler, tamamen inorganik varlıkların yaratılmasını bile harekete geçirmemize olanak tanıyabilecek. Geleceğin ekonomisinin ana ürünleri yiyecek, tekstil ve araçlar değil, bedenler, beyinler ve zihinler olacak.

Biyolojideki en büyük devrimin eşiğindeyiz. Homo Sapiens (insanın biyolojik adı)'in sonuna hazır olun.

Biyolojik neokorteksimizi (neokorteks: Memeli beyninin bir parçası) buluttaki sentetik bir neokortekse bağlayacağız. Bu, kılcal damarlar yoluyla beyne giren ve neokorteks modüllerimizle bulut arasında, tıpkı bugün akıllı telefonunuzun bulutla kablosuz iletişim kurması gibi kablosuz iletişim sağlayan tıbbi nano-robotlar (nano robot: tıbbi teşhis ve tedavi için üretilmiş robotlar) kullanılarak gerçekleştirilecek. Tıpkı bugün akıllı telefonunuzun buluttaki birçok bilgisayara bağlanarak yeteneklerini artırdığı gibi, biz de neokorteksimiz için aynı şeyi yapacağız.

Bu, 2030'lar ve 2040'lar senaryosu. O zaman düşüncemiz, buluttaki biyolojik ve biyolojik olmayan düşüncenin bir karışımı haline gelecek. Sonuç olarak, daha akıllı, daha müzikal, daha komik olacağız. Ancak buluta doğru ilerledikçe ve bulut daha güçlü hale geldikçe düşüncemiz giderek daha fazla biyolojik olmayan hale gelecek.

Yuval Noah Harari l Yuval Noah Harari l Bilinçsiz Geleceğimiz

Bu sütünlara aktarılan bilgiler kısmen Encyclopædia Britannica kaynaklıdır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası