Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam68
Toplam Ziyaret751314
Yaren Leylek Geldi

Yaren Leylek'in geçen yıllara nazaran bu yıl erken gelmesi dikkat çekti.

Bursa'nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölü'nün kıyısındaki kırsal Eskikaraağaç Mahallesi'nin simgesi "Yaren Leylek", on dördüncü kez gelerek, balıkçı Adem Yılmaz'ın teknesindeki yerini aldı.

Masalsı Hikâyenin Baş Aktörü Yaren Leylek, Artık Bir Tık Uzağınızda:

Avrupa leylek köyleri ağının Türkiye’deki tek temsilcisi olan köyümüz Eskikaraağaç'ın adını dünyaya duyuran bir dostluk hikayesine birlikte tanıklık ediyoruz.

Samimi halleriyle gönüllerde taht kuran ve dostluğun tür tanımadığını insanlığa yeniden gösteren Adem Amca ile Yaren Leylek’in masalsı hikayesi, tüm güzelliğiyle yaşanmaya devam ediyor.

Belediyemizin de katkıları ile köyümüz Eskikarağaç, özellikle son yıllarda sosyal ve kültürel faaliyetler açısından turizmden hak ettiği payı almaya başlarken, biz hem doğadaki zorlukları göstermek hem de insanlara evlerinde bir nebze de olsa farklı aktivite sunmak adına Yaren Leylek’in yuvasına yakın bir konuma kamera koyduk.

Sizden gelen yoğun talep doğrultusunda Yaren Leylek ve ailesine hiçbir şekilde müdahale etmeden gerçekleştirdiğimiz bu çalışma ile adeta "La Fontaine Masalı"nı andıran hikayemizin baş aktörünü, özel hazırladığımız
www.yarenleylek.com sitesi üzerinden, 7/24 canlı olarak takip edebileceksiniz. 

Fatih KARABATI
Karacabey Belediye Başkanı

Kendi Okulunu Kendin Yap Kampanyası
Avanos Kazası, Umum Köy Muhtarları ile Kurul Üyeleri l 1943
***Kendi Okulunu Kendin Yap Kampanyası***

1930’lu ve 1940’lı yıllar Türkiye’de, eğitim ve öğretim alanında, değişim ve yeniliklere, her zamankinden daha fazla eğilinen, Köy Enstitüleri’nin inşa edildiği yıllar olarak bilinir.

Tüm bu değişim ve yenilikler kapsamında, ilköğretimi tüm köylere ulaştırmak ve böylece köyleri çağcıl bir yaşama kavuşturmak amacıyla da çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiş.

(*) Köyümüz Köşektaş’ı da kapsayan bu etkinliklerden bir tanesi, 1943 yılında, Avanos'ta gerçekleştirilmiş. İçinde Cumhuriyet tarihinin ender bakanlarından Hasan Ali Yücel ile Köy Enstitüsü sisteminin hem kuramcısı hem de kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’un da bulunduğu bir kurul, o yıllarda, Avanos’a bağlı köylerin muhtarlarını, Avanos’a çağırarak, “Kendi okulunu kendin yap!” sloganı eşliğinde, yoğun ve yaygın bir etkinlik dönemi başlatmış.

(**) Aynı yılın izleyen günleri, haftaları ya da aylarında, içinde İsmail Hakkı Toguç’un da bulunduğu, aynı ya da başka bir kurul Köşektaş’a gelmiş ve kimi incelemelerde bulunmuş. Kurul, yaptığı incelemeler sonrası, Köşektaş halkından, beş yüz dönümlük bir arazinin, Köy Enstitüsü Yerleşkesi için, “Köy Enstitüleri Teşkilatı”na özgülenmesini talep etmiş.

Köylerine gelen ve güzide insanlardan oluşan bu kurulu en iyi şekilde ağırlayan Köşektaş halkı, kurulun bu talebini, mevcut olanaksızlıkları gerekçe göstererek, geri çevirmiş.kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfas

Kaynakça:

(*) FotografNecati Güneş, (2019) - Avanos Kazası, umum köy muhtarları ile kurul üyeleri, (1943).

(**) BilgiMusa Kâzım Yalım, (2007), Kâmil Gülmez (15 Mayıs 2019), Yusuf Yıldız (Koççe Hava’nın Yusuf), (25 Mayıs 2019)

  
214 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Leylekler Bizim Köyü Çok Severdi



Soğuk suyun akışı,
Serçelerin ötüşü,

Gökyüzünde şenlikti,
Leyleklerin uçuşu...

Yerkürenin kuzey yarısında, ekvator ile kuzey kutbu arasındaki bölgelerde, havanın nisan ve mayıs aylarından itibaren ısınmaya başladığını nereden bildikleri şaşırtıcı, hatta mucize olan leylekler, sıcak yaz aylarını geçirmek için, soğuk kış aylarını geçirdikleri ülkelerden geri döner, beş altı ay gibi uzun bir süre bizim köyde kalırlardı.

Altı yedi ay gibi uzun bir zaman sonra, o kadar uzak mesafeleri katedip bizim köye gelen leylekler, sanki pusulaları varmış gibi, hedefi hiç şaşırmadan, Süllü amcanın tuvaletinin üzerindeki, daha tam anlamıyla hazır olmayan yuvaya konarlar, gagalarını tüylerine gömerler, tüylerini kabartıp gerneştikten sonra, huzur içinde uykuya dalarlardı.

Önce erkek leylek gelirdi. Çok telaşlı bir şekilde, geçen yıl bırakıp gittiği yuvayı çubuk ve otlarla onarıp yenilemeğe başlardı. İşi bittiğinde ise, özlem içinde başını gökyüzüne çevirip, dişisinin gelmesini beklerdi. Takriben bir hafta sonra, dişi leylek de, erkek leylek tarafından onarılmış olan yuvaya döner ve hemen yerini alırdı.

Leyleklerin birbirlerini karşılama töreni oldukça ilginç olurdu. Yuvanın sahibi erkek, dişisini karşılamak için kanatlarını hızla çırpar ve gagasıyla tıkırdardı. Daha sonra, etraflarına aldırmadan, en güzel anlarını yaşamaya başlarlardı. Baş döndüren bir yükseklikte gerçekleşen bu tutku dolu sevgi gösterisinin meyvesi dört ya da beş yumurta olurdu. Takriben dört, bilemediniz beş hafta sonra tüy yumağı civcivler yumurtalarından çıkmaya başlarlardı. İşte bundan sonra anne ve baba leylek için telaş başlar, baba leylek, çığırtkan yavrularının beslenmeleri için gerekli solucan, çekirge ve sümüklü böcek bulabilmek için harekete geçer, hatta bir süre sonra talep daha da artar; fare, kurbağa ve yılanlar sofrayı süslerlerdi.

Baba leylek yavrularını beslemekle yükümlü iken, anne leylek, kanatlarının altına alarak, yavrularını yağmur, fırtına ve kızgın güneş sıcağından korurdu.

Evin sahibi Süllü amca, doğal yaşamın bir parçası olan leylekleri gözü gibi korur, doğum yerlerine ilk kez geri dönen genç leyleklerin yuvayı onarmalarına yardımcı olur, onlara taş attırmaz, yuvadan düşüp yaralanan körpe yavruların yaralarını sarar, iyileşmelerini sağlardı.

Leylekler, bölgede havalar soğumaya başlar başlamaz, başka bölgelerden gelen  leyleklerle gökyüzünde birleşerek, seyredeğer bir görüntü oluşturduktan sonra, yolculuk rotaları olan Güney Afrika, Körfez, Süveyş, ve İsrail'e doğru yola koyulurlardı. 

Süllü amca: Süleyman Ceyhan

Lütfullah ÇETİN 

17 Şubat 2004