Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam48
Toplam Ziyaret798681
Sentetik İnsan


Ray Kurzweil
Biyolojik Olmayan İnsan

Ray Kurzweil, birkaç on yıl içinde bugünkünden bir milyar kat daha zeki olacağımızı düşünüyor. 

Türümüz genetik mirasının zincirlerini kırıp akıl almaz zekâ, maddi ilerleme ve uzun ömür seviyelerine ulaşırken, insan olmanın doğası hem zenginleşiyor hem de sorgulanıyor. Bu "paradigma değişiminin" hızı her on yılda bir iki katına çıkıyor, bu nedenle 21. yüzyıl, günümüz hızıyla yirmi bin yıllık bir ilerlemeye tanık olacak. Hesaplama, iletişim, biyolojik teknolojiler (örneğin DNA dizilimi), beyin taraması, insan beynine dair bilgiler ve genel olarak insan bilgisi, her yıl performans, kapasite ve bant genişliği bakımından genellikle iki katına çıkarak daha da hızlı bir ivme kazanıyor. Üç boyutlu moleküler hesaplama, 2030 yılından çok önce insan seviyesinde yapay zeka için gerekli donanımı sağlayacak. Daha önemli yazılım içgörüleri ise kısmen, çoktan başlamış bir süreç olan insan beyninin tersine mühendisliğinden elde edilecek. Bu değişimlerin toplumsal ve felsefi sonuçları derin olacak ve yarattıkları tehditler önemli olacak; ancak eninde sonunda makinelerimizle birleşeceğiz, sonsuza kadar yaşayacağız ve bir milyar kat daha zeki olacağız. Tüm bunlar önümüzdeki üç ila dört on yıl içinde gerçekleşecek.

Ray Kurzweil l Biyolojik Olmayan İnsan Sandığınızdan Daha Yakın

Bu sütünlara aktarılan bilgiler kısmen Encyclopædia Britannica kaynaklıdır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Adnan Yalım eseri - 150x120 cm - Tuval üzerine yağlıboya, 2010




POP VE EROTİK AÇILIMLAR


Adnan Yalım'ın kullandığı ve erotizm özdeşi olan kadın figürleri, sadece erotik yanlarıyla dikkat çekmemekte, yanı sıra başı dik, iddialı kadın düşüncesinin de temsilini yapmaktadır...

Güzel sanatlar, yaratıcılığın ve hümanizmin anasıdır. Güzel sanatlar, insansal duyguların dostu, içgüdüsel duyguların da düşmanıdır. İn- sanoğlunu insanlaştıran güzel sanatlar ve bilimdir. İnsanoğlu
hayatta ne kadar bilgilenmiş ve ne kadar güzel sanatlarla
ilgilenmişse, o oranda insani değerlere ulaşmıştır...

Adnan Yalım’ın son resimleri, sanatçının yıllardır yakın durduğu pop biçimselliği ve erotizm anlamsallığı üzerinden sorgulamalarına devam ediyor. Dile getirdiğimiz ve sanatçının çalışmalarına yakın duran bu kavramlar üzerinde bazı değinmelerde bulunmak istiyorum. Pop biçimsellik dediğimiz mesele, evrensel bağlamda dünyada 60’lı yıllardan beri sorgulanmaktadır. Türk resminde ise sanatçıların tümden olmasa da ara devrelerinde zaman zaman uğradıkları pop yaklaşım konusu, Yalım’ın elinde, sanatının yaşamsal amacı haline gelmiştir. Sanatçı, pop biçimselliğin kendine özgü ironik, figüratif yaklaşımlarını benimserken, diğer taraftan kendine ait fantastikleşen renk vurgularını  da gözler önüne sermekten kaçınmamaktadır. İşte bu noktada sanatçının değişik ve kendine ait olan yanı da, öncelikle biçim dili bağlamında ortaya çıkmaktadır. Çünkü renk tercihleri, tamamen resimlerinin kosmozunu da belirleyen bir özellik olmaktadır. Ayrıca resim yüzeylerini gerek boyayı kullanarak iki boyutlu, gerekse -ptik espriyi değerlendirerek üç boyutluşan tuval gövdelerine ayırmaktadır. Bu ayırmalar mekânla ilgili boyutlaştırma çabaları olarak ayrıca dikkat çekmektedir.

Pop sanatın biçimsellikleri demek, aslında gerek sanatçı, gerekse genel anlamdaki birey boyutunda özgürlük anlamı taşımaktadır. Sanatçının kullandığı ve erotizm özdeşi olan kadın figürleri, sadece erotik yanlarıyla dikkat çekmemekte, yanı sıra başı dik, iddialı kadın düşüncesinin de temsilini yapmaktadır.

Pop sanat demek, popüler olana ilişmek anlamına gelmektedir. Sanatçı, mizacı gereği bunu dışarıya yansıtmamakta, fakat içselliğiyle geliştirdiği farklı işleyen ruhsal boyutu, resimlerinin söz konusu yöndeki belirginliğini arttırmaktadır. Renk seçkileri bağırmakta ve belli dramatizasyonları da kurgulamak için bulunmaktadır. Yer yer aralarda katı grafik uzantılarla da plastik çeşitlilik arttırılmaktadır. Gene bu noktada dile getirilebilecek bir gerçek de sanatçının kullandığı grafik öğelerdir; bunlar sadece salt bakışlı bir halle grafik temsiliyetinde bulunmamakta, bunun dışında somutlaşma eğilimleri de göstermektedirler. Bu noktada örneğin bir kompozisyondaki merdiven olgusunu temsil eden yatay grafik soyut çizgiler, dikkatle yorumlandığında bir kadının gerçekten inmekte olduğu somut merdiveni temsil edebilmektedir. Bu hem somutu soyut, hem de soyutu somut kılmaktan başka bir şey değildir.

Adnan Yalım’ın resimlerinde kadın figürünü biçimsel boyut açısından dışarıda bıraktığınızda soyut, hatta geometrik de olan renk alanlarıyla karşı karşıya kalırsınız. Bu, şu demektir: Sanatçı, figür ve nonfigür filozofilerin erdemine ulaşmış, kendi ruhsallığında bunları çözümlemiş, buradan nerede neyi, ne kadar ve ne zaman ileri süreceğini bilme boyutuna varmıştır. Aslında erotizm temsili yapan kadın figürlerini, kompozisyonlarda kütle olgusu açısından değerlendirdiğimizde, dinamiklik unsurunun da temsiliyetini üstlendiğini görürüz. Bu bağlamda statik olanlarsa daha geometrik ve grafik tanımlı elemanlardır. Birden fazla erotik kadın figürünün kullanıldığı kompozisyonlarda ise, daha anlatımcı olmak tercih edilmiştir. Erotik olan çekici, dolayısıyla çeken, olmayansa kompozisyonlarda iten bir süreci devreye sokmaktadır. Aslında Adnan Yalım, bir diğer taraftan ele aldığı biçimsel vurgularla “itme-çekme”ye ulaşmayı hızlandırarak, resimlerinin izleyici tarafından çekici kılınan birer varlık olmasını da sağlamaktadır. Bu noktada erotizmin çekiciliğini kullanmakla, erotizmi araç olmaktan çıkararak amaç haline de sokmaktadır. İşte sanatçıyı dünyada bilinen pop sanat anlayışlardan koparan yanı da böylelikle ortaya çıkmaktadır. Bu özelliği, sanatçının hem dünya sanatı, hem de Türk sanatı bağlamındaki atılımcı yanını göstermektedir.

Resimlerde kadının dişiliğini ön plana çıkarmak salt erotizm açısından değil, dişisellik filozofisi bağlamında da irdelenebilir. Bu, bir anlamda çoğaltma ve üreme mantığı üzerinden sorgulanmak istendiğinde de, sanatçının, sadece erotizm ve kadın olgularını üstelik ilişkili olarak ele almadığını da ortaya koyar. Sanatçının gerçekten neyin temsilini, nasıl bir varlık ve zaman ilişkisi boyutunda sorguladığını ve izleyiciyi bilinçli ikilemlere sürükleyerek, buradan elde ettiği çelişkili durumlarla, kadının anlamsallığını iyice sorgulamaya aldığını ve konuya parodoksal baktığını da görmekteyiz. İşte bu paradoksal yapılanma, Adnan Yalım resimlerinin özüdür.

Özkan Eroğlu

Sanat tarihçi, sanat eleştirmeni.




0 Yorum - Yorum Yaz
Bilinçsiz Geleceğimiz


Yuval Noah Harari
Bilinçsiz Geleceğimiz
Our-Nonconscious-Future

Önümüzdeki bir iki yüzyıl içinde, biz insanlar kendimizi tanrılara dönüştürüp yaşamın evriminin en temel prensiplerini değiştireceğiz. Geleneksel mitolojiler Tanrıları, yaşamı kendi isteklerine göre tasarlayıp yaratabilen güçlü varlıklar olarak tasvir ediyordu. Biz insanlar ise, önümüzdeki en geç iki yüzyıl içinde muhtemelen çeşitli yaşam formlarını kendi isteklerimize göre nasıl tasarlayıp üreteceğimizi öğreneceğiz. Yeni tür organik varlıklar yaratmak için biyomühendisliği kullanacağız; doğrudan beyin-bilgisayar arayüzlerini kullanarak cyborglar (Cybernetic Organism: organik ve inorganik parçaları birleştiren varlıklar) yaratacağız; ve makine öğrenimi ve yapay zekâ alanındaki gelişmeler, tamamen inorganik varlıkların yaratılmasını bile harekete geçirmemize olanak tanıyabilecek. Geleceğin ekonomisinin ana ürünleri yiyecek, tekstil ve araçlar değil, bedenler, beyinler ve zihinler olacak.

Biyolojideki en büyük devrimin eşiğindeyiz. Homo Sapiens (insanın biyolojik adı)'in sonuna hazır olun.

Biyolojik neokorteksimizi (neokorteks: Memeli beyninin bir parçası) buluttaki sentetik bir neokortekse bağlayacağız. Bu, kılcal damarlar yoluyla beyne giren ve neokorteks modüllerimizle bulut arasında, tıpkı bugün akıllı telefonunuzun bulutla kablosuz iletişim kurması gibi kablosuz iletişim sağlayan tıbbi nano-robotlar (nano robot: tıbbi teşhis ve tedavi için üretilmiş robotlar) kullanılarak gerçekleştirilecek. Tıpkı bugün akıllı telefonunuzun buluttaki birçok bilgisayara bağlanarak yeteneklerini artırdığı gibi, biz de neokorteksimiz için aynı şeyi yapacağız.

Bu, 2030'lar ve 2040'lar senaryosu. O zaman düşüncemiz, buluttaki biyolojik ve biyolojik olmayan düşüncenin bir karışımı haline gelecek. Sonuç olarak, daha akıllı, daha müzikal, daha komik olacağız. Ancak buluta doğru ilerledikçe ve bulut daha güçlü hale geldikçe düşüncemiz giderek daha fazla biyolojik olmayan hale gelecek.

Yuval Noah Harari l Yuval Noah Harari l Bilinçsiz Geleceğimiz

Bu sütünlara aktarılan bilgiler kısmen Encyclopædia Britannica kaynaklıdır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası