Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam70
Toplam Ziyaret733955
Pirahã Halkı ve Dili
Daniel Everett, Pirahã kabilesi'ne dair özellikleri anlatıyor,
videodaki konuşma ve alt yazı İngilizcedir!

Manchester Üniversitesi dilbilim profesörü Daniel Everett Amazonlarda Maici nehri kıyısında yaşayan Pirahã halkının dilini 1977’den beri  inceliyor. Everett, Pirahaların arasında toplam yedi yıl geçirdi, buna karşın bulgularını yayınlamaya bugüne kadar cesaret edemiyordu. Çünkü bulgular, büyük popülaritesi olan doğuştanlık kuramına ters düşüyordu; nitekim genelce diye kabul edilen ve bütün dünya dillerinde olduğu varsayılan bazı dil(bilgi)sel özellikler Pirahãda yer almıyordu; dolayısıyla çağımızın en ünlü dilbilimcisi N. Chomsky ve  S. Pinker için bile bu bulgular dilbilim tartışmalarının odağını oluşturuyor.

Pirahãların en önemli özelliği tutumluluk: Yalnızca üç adıl kullanıyorlar; zaman  anlatan sözcükler bulunmuyor; eylemlerde geçmiş zaman yok. Renkleri somut olarak anlatmak da bu dil için önemsiz. Fakat en şaşırtıcı nokta, yantümce olmaması. Pirahãlar “İşimi bitirince sana gelirim” gibi bir tümcenin yerine “İşimi bitiririm, sana gelirim” der.

Everett “herkes”, “tümü/bütünü”, “daha çok” gibi sayı sözcüklerini de köylülerden hiç duymadığını söylüyor.  Everett “bir”e yakın anlamı olan “hói” diye bir sayı sıfatı duyduğunu, ancak bu sıfatın aynı zamanda “küçük” ya da “daha az” anlamına geldiğini belirtiyor (Örneğin “büyük bir balık” yerine “iki küçük balık”). Pirahãlar işlerini parmak hesabıyla yürütüyorlar.

Columbia Üniversitesi’nden ruhdilbilimci P. Gordon “Science” dergisinde yayınlanan çalışmasında güvercinler ya da şempanzeler sayılardan ne kadar anlıyorsa, Pirahãların da o kadar anladığını, “sayı kavramı” olmayınca sayıları ayırt etmenin de olanaksız olduğunu  söylüyor.

Everett Pirahãlara birden ona kadar saymayı öğretmek için sekiz ay uğraşmış, ancak öğretememiş. Everett bunun Pirahãların aptal olduğu anlamına gelmediğini, zekalarının  önlisans düzeyindeki bir kişinin zekasından daha düşük olmadığını belirtiyor.

Everett bütün bu olağandışı durumları şöyle açıklıyor: Dil, kültür aracılığıyla dünyaya gelir. Pirahãların kültürü ise “şimdi ve burada  yaşamak”  biçiminde özetlenebilir. Sadece doğrudan doğruya yaşananlar anlatılmaya değer bulunuyor. Bütün olaylar konuşma anına bağlıdır. Bu yaşam biçimi soyutlamayı ve geçmişle karmaşık bağlantılar kurmayı engelliyor, böylece dili sınırlıyor.

Pirahãların çocuklara ad verme yöntemi de ilginç: Çocuğa, herhangi bir yönüyle benzediği bir kabile üyesinin adı veriliyor. Bugün ve şimdi önemi olmayan şey unutuluyor. Örneğin çoğu kişi dede ve nenelerinin adını anımsamıyor.

Evrensel dilbildisinin özünü sesbilgisinin mi, biçimbilgisinin mi ya da başka bir dilbilgisel ulamın mı oluşturduğu konusu tartışmalı olsa da, dilbilimin duayeni 77 yaşındaki Chomsky’nin tartışmasız kabul ettiği bir şey var: bir yapının kendi kendisinin bir parçası olarak yinelenmesi (Rekursion). Chomky’ye göre yineleme olmadan ne matematik, ne bilgisayar ne de felsefe olurdu. İlke olarak, yineleme olmasaydı yantümce kurmak da olanaksız olurdu. Pinker buna dayanarak diyor ki: Pirahãda yantümce yok ise; yineleme, insan dilinin kendine özgülüğünün kaynağı ve nedeni, hatta evrensel dilbilgisinin bir öğesi de olamaz. Bu görüş, Chomsky’nin çürütülmesi anlamına gelir.

Bu bulgular, sözcüklerin düşünceyi belirlediğini savunan B. Whorf’u yeniden gündeme oturtmuştur.

Bugün itibarıyla hiç kimse Everett’in bulgularını doğrulayacak ya da çürütecek durumda değil. Çünkü onun gibi iyi Pirahã bilen yok. Buna karşın Chomsky’nin de çevresinden olmak üzere birçok araştırmacı bu yıl Maici’ye gidip Everett’in bulgularını/savlarını yerinde inceleyecek

(Rafaela von Bredow’un Der Spiegel’deki  haberinden aktaran: Prof. Dr. Tahir Balcı; 17. sayı, 24.4.06, s. 150-152).

Ernest Hemingway

"Çanlar Kimin İçin Çalıyor", Ernest Hemingway tarafından yazılan ve ilk kez 1940 yılında yayınlanan klasik bir roman. İspanya İç Savaşı sırasında geçen hikaye, Robert Jordan adında Amerikalı bir dinamitçinin, bir köprüyü havaya uçurmak için, gerilla savaşçılarından oluşan bir gruba katılmasını konu alıyor. Roman, savaş, aşk, ölüm ve insan davranış temalarını araştırıyor ve Hemingway'in kendine özgü yazma stilini ve insan doğasının karmaşıklıklarına dair derin içgörüsünü sergiliyor.

"Çanlar Kimin İçin Çalıyor", İspanya İç Savaşı'nın arka planında geçen bir roman. Kahramanı Robert Jordan, düşman için kritik bir köprüyü yıkmakla görevli bir gerilla grubuna atanan Amerikalı bir dinamitçi. Anlatı, çeşitli savaşçı gruplarının yaşamlarını derinlemesine inceliyor, onların mücadelelerini ve dostluklarını tasvir ediyor.

Hikaye ilerledikçe Jordan, Maria adında İspanyol bir kadınla romantik bir ilişkiye giriyor ve görevine kişisel ve duygusal bir karmaşıklık katmanı ekliyor. Roman, savaşın sert gerçeklerini, şiddetin bireyler üzerindeki etkisini ve yaşam ve ölümü çevreleyen varoluşsal soruları araştırıyor.

Hemingway'in seyrek ve ekonomik anlatımı savaşın yoğunluğunu ve karakterlerin iç çatışmalarını yansıtıyor. Bir John Donne şiirinden alınan başlık, birbirine bağlılığın genel temasını ve savaşın insanlığa verdiği zararı yansıtıyor. "Çanlar Kimin İçin Çalıyor", çatışmaların ortasında insanlığın durumuna dair dokunaklı bir araştırmayı temsil ediyor.

Hemingway'in "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" adlı eseri kapsamlı eleştirel analizlere konu oldu, savaşın psikolojik etkisini keşfetmesi nedeniyle övüldü ve algılanan romantik unsurlar nedeniyle eleştirildi. Kritik tartışmaların temel yönleri:

1. **Karakterizasyon ve İnsan İlişkileri:**
    - Hemingway'in karakterleri genellikle savaş zamanındaki insanların farklı yönlerini temsil eden arketipler olarak görülür. 
   - Robert Jordan ve Maria arasındaki ilişki, savaşın kaosunun ortasında aşk için verilen mücadeleyi resmediyor.

2. **Savaş ve Etkileri:**
   - Eleştirmenler, romanın savaşın vahşetini ve bunun bireyler üzerindeki psikolojik etkisini tasvir ettiğini vurguluyor. 
   - Savaşın ayrıntılı tasviri ve karakterler üzerindeki etkisi Hemingway'in bir savaş muhabiri olarak ilk elden deneyimlerini yansıtıyor.

3. **Varoluşsal Temalar:** 
   - Roman, yaşamı, ölümü ve insan varlığının anlamını inceleyerek varoluşsal temaları araştırıyor. 
   - Hemingway'in karakterleri ölümün kaçınılmazlığıyla boğuşuyor ve insanlığın daha geniş bağlamı içinde bireylerin birbirine bağlılığını vurguluyor.

4. **Yazma Stili:** 
   - Hemingway'in kendine özgü düzyazısı, romanın duygusal etkisine katkıda bulunuyor. 
   - Eleştirmenler onun karmaşık duyguları ve durumları ekonomik ve kesin bir şekilde aktarmak için kullandığı dili takdir ediyor.

5. **Siyasi Yorum:** 
   - Kimi eleştirmenler romanın siyasi tonlarını analiz ediyor ve onu İspanya İç Savaşı'na ve buna bağlı olarak dönemin daha geniş sosyo-politik ortamına dair bir yorum olarak görüyor.

6. **Romantizmin Eleştirisi:** 
   - Kimileri Hemingway'in savaş ve aşkı romantik tasvirinin bu deneyimlerin karmaşıklığını aşırı basitleştirebileceğini iddia ediyor. 
   - Eleştirmenler, romanın, özellikle de kahramanlık ve fedakarlık tasvirlerinde savaşı romantikleştirip romantikleştirmediğini sorguluyor.

7. **Sembolizm ve Başlığın Önemi:** 
   - John Donne'un meditasyonundan alınan başlık, insanlığın birbirine bağlılığı ve ortak acı deneyimi için bir metafor görevi görüyor. 
   - Eleştirmenler, karakterlerin tarihin gidişatını değiştirme girişimini temsil eden köprünün sembolizmini odak noktası olarak araştırıyor.

Genel olarak, "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" derin temaları keşfetmesi nedeniyle övgüyle karşılanıyor, ancak romanın savaşı ele alışı ve bunun bireyler üzerindeki etkisi hakkında tartışmalar devam ediyor. Kişisel ilişkiler, varoluşsal tefekkür ve çatışmanın sert gerçeklerinin karışımı, onu zengin bir eleştirel analiz konusu haline getirmeye devam ediyor.

Britannica l English Literature

Şehleray Dili

Bedros Tıngır'ın Evrensel Dili Şehleray
The Seh-lerai Language

Şair Bedros Tıngır'ın dünya barışına hizmet etmesi için tasarladığı, icat ettiği ve kurallarını, gramerini oluşturduğu Şehleray dilinin hazin hikâyesi...

Şair Bedros Tıngır’ı (Petros Tıngıryan) ve tasarladığı Şehleray dilini pek bilen yoktur. Kendisi 19. Yüzyılda 40 yıl boyunca İzmir Buca’da yaşamış ve 1881 yılında Buca’da ölmüş Ermeni bir şairdir. Dokuz dile (Ermenice, Yunanca, Latince, Arapça, Farsça, İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Sanskritçe) hâkim olan Tıngır, 1865 yılında burada, uluslararası olarak kullanılabilecek Şehleray dilini icat etmiştir. Bu dil Tıngır’a göre, bütün ülkeler arasında barışı ve sevgiyi teşvik edecek, dinler üstü, diller üstü, uluslar üstü kimlikli bir dil olacaktır. Tıngır, çeşitli dinlere ve dillere bölünmeye maruz kalmadan evrensel tek bir dilin ulusları birbiriyle bütünleştireceğine ve hatta tüm bireysel çekişmelere, tüm kavgalara ve tartışmalara bir son vereceğine inanmıştır. Tıngır, dilinin dünya çapında, tüm uluslar tarafından sevgi ve direniş olmadan kabul edileceğini hayal etmiştir. Hedefinde, yıkılmayacak bir Babil Kulesi inşa etmek vardır.

Böyle bir hayat felsefesi benimsemesinde, Tıngır’ın yaşadığı kimi olaylar da etkili görülmektedir. Tıngır, 3 Eylül 1799'da Konstantinopolis'te doğmuş, 21 Ekim 1811 yılında Ermeni Katolik Mekhitarist İlahiyat Fakültesi’nde rahiplik için eğitim almak üzere Viyana'ya gönderilmiştir. Bedros'a 7 Eylül 1813'de dini bir sembol taşıyan Karapet ismi verilmiştir. On dokuz yaşında bir rahip olarak görevlendirilen Karapet, Konstantinopolis'e dönmüş, ancak 1827-1830'da başkent Ermeni Ortodoks Patrikhanesi tarafından kışkırtılan Ermeni Katoliklerine yönelik zulüm sırasında şehirden gönderilmiştir (Russell, 2012, s.3). Tıngır, ilk önce Bükreş'e gitmiş, 8 Ocak 1828'de Viyana'daki manastırına dönmüş, buradan hem Ermeni Katolikliği hem de kendisine verilen Karapet ismini reddederek ayrılmıştır. Yolculukları onu son olarak İzmir'e taşımıştır. Fikrimce, dinler ve diller üstü, barış ve sevgi taşıyacak bir dil icat etme motivasyonunun altında, yaşadığı zorlu mücadeleler yatmaktadır.

Tıngır, icat ettiği yeni dili, çeşitli dillerin çeşitli seslerinden, özellikle Sanskritçe'den oluşturmuş, çeşitli karakterlerin parçalarından oluşan bir amalgam yaratmıştır. Herhangi bir ulus tarafından kabul edilip kullanılmadığından Şehleray, bir dil olarak adlandırılamamıştır. Tıngır, icat ettiği dil için bir gramer kitabı ve sözlük hazırlamıştır. Oluşturduğu alfabeyi temel aldığı bir müzikal notalama sistemi dahi geliştirmiştir (Russell, 2012, s.3).

Eğitiminin bir kısmını Viyana’da, bir kısmını da İstanbul’da tamamlayan Tıngır, şair olmasının yanı sıra bir dilbilimci olarak da kabul edilebilir. Kendisi, yeni oluşturduğu Şehleray dilinde şiirler yazmış, gelen ziyaretçilerine bu dilin Fransızca tercümesinden şiirler okumuştur. Fakat kendisi dışında Şehleray dilini anlayabilen, o dilden eserleri okuyabilen biri olamamıştır maalesef. Elbette elimize ulaşan eserleriyle, özellikle de yazdığı gramer kitabı ve sözlük vasıtası ile dilin analizi ve bu dil üzerinden yazılan şiirlerin analizi mümkündür.

Tıngır, Buca’daki evinin girişine, kendi tasarladığı dili kullanarak ‘’Ayzeradant’’ yani ‘’Bilgelik Tapınağı’’ yazmıştır (Russell, 2012, s.4). Evinde dilbilimi üzerine çokça kitap içeren bir kütüphanesi bulunmaktadır. Ünlü yazar William Saroyan, Bedros Tıngır’ın yakın arkadaşlarındandır. Bedros Tıngır’ın yaşadığı yer bugün, Tıngırtepe olarak adlandırılmaktadır; lakin orada yaşayan halkın Bedros Tıngır hakkında bir bilgisi olmamakla birlikte, Şehleray dili hakkında da fikirleri bulunmamaktadır.

Bugün, Bedros Tıngır’ın evini görmek mümkün değildir; Tıngır’ın evinin bulunduğu yerin üzerinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin devasa bir heykeli bulunmaktadır. Şehrin hafızasının geri kazandırılması, Bedros Tıngır’ın çok önemli bulduğum dil felsefesinin görünür kılınması için Tıngır hakkında geniş kapsamlı araştırmalar başlatılmalı, çeviri faaliyetleri yapılmalıdır.

Gözde YILMAZ 

Kaynakça:

Russell, James (2012) "The Seh-lerai Language", Journal of Armenian Studies.

Harvard Library