ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 23. BÖLÜM "Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 23. bölümünü siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz! kosektas.net Şair Dr. Salim ÇELEBİ 8 Mayıs 2015, Cuma Şiirlerle Şenlendik, 23 - Göçmen İşçiler Ortak simgeleri şiirlerinde en akıcı, en uyarlı şekilde kullanan şairlerimizin başında gelir Ozan Telli. Şiirini okuduğunuz anda, alıp götürür sizi yıllar öncesi bir yaşantınıza. Okunan sözcükler, unutulmaya yüz tutmuş simgeler; bilinç ötenizin kapısını aralar ve o anınızı dününüzle buluşturur. Anımsatır, dününüzle yüzleştirir; kendinizle barıştırır sizi. Yaşıtım Ozan Telli: 1950 doğumlu. Şiirleriyle 1970’li yılların sonunda tanıştım. İçimizden biriydi. Bizi, bize; bizim sesimizle, bizim gibi anlatıyordu: Sade, duru, içtenlikli… Ozan Telli’yi de kaçırdık yurt dışına. Kovduk adeta. Yazdığı şiirleri, düşüncelerini; sakıncalı saydık ülkemiz için; boğduk, yasakladık. Şu anda yurt dışında İsveç’te yaşıyor Ozan Telli. Başta yurdum insanı olmak üzere, tüm insanlar için, yeni şiirler üretmeye devam ediyor İsveç’ten. Yurt dışına emek göçü başladığı zaman, 10-11 yaşındaydım. Önce Almanya’yı tanıdık, daha sonra da diğer Avrupa ülkelerini. Yasal altyapısı oluşturulmadan, yurt dışına emek göçünün başladığı o yıllar ne zaman aklıma düşse, hep aynı cümleleri çağrıştırır beynim: İş ve İşçi Bulma Kurumu… Ütüye ihtiyaç duymayan naylon gömlek… HB sigara… Elde taşınan pilli radyo ve teyp… GÖÇMEN İŞÇİLER Göçmen işçileriz göçüp gelmişiz ayrılık şerbetin içip gelmişiz, sıra sıra sınır geçip gelmişiz dış düşmana terimizi satmaya, iç düşmanın kârına kâr katmaya ve bir ucundan tutmaya bizim olan geleceği. Biliriz toprağı sürüyen seli. Kopmuşuz ilimizden kopmuşuz dalımızdan… Biliriz toprağı sürüyen yeli. Nasıl eser nasıl susar biliriz, yedi iklim dört köşeden geliriz. Dört çiçekten bal alırız: Sarı kızıl kara, ak, okyanusa akarak; Ustanın doğduğu ülke içinde genişler halkalar halka içinde: Suya düşünce taş davranınca beden düşününce baş: Gör neler olur duy neler olur uyy neler olur!.. Uyy neler… Yaban ellerinde doğar dölümüz yaban ellerinde kalır ölümüz. Halkların halaya durduğu yerde; kendi türkümüzü söyler dilimiz kendi türkümüzü çalar elimiz: Gitarla santurla sazla sevdalı; ekmekle şarapla tuzla sevdalı; duyulur sesimiz sesler içinde başkaldırır Güneş sisler içinde. Gün çekeriz yaşamaya canım hey, can çekeriz yaşamaya canım hey! Güvercin çekeriz: Gözleri güzel. Kartal çekeriz: Kanatları kahraman. Çimento çekeriz, çelik çekeriz, çark çekeriz; çıkrık çekeriz, şelek çekeriz, aşk çekeriz: Yarılmış ellerimizle gerilmiş kollarımızla, yapısına yarınların ve yapıların harcına. Akar buram buram duru terimiz, terimizin aktığı yer, yerimiz. Beklesin bayrağımızı burçlar baharda, nasıl da nazlı salınacak seherde nasıl da özgür… Gölgesinde gönenecek gönüller, destanımız okunacak renginde. Kırmızı yelken gibi enginde türküsünü söyleyecek rüzgârların. Geceyi öldürecek Güneşi güldürecek karışacak gök denize: Mavi maviye mavi maviye. Yarışacak gök denizle: Mavi maviyle mavi maviyle. |