Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam143
Toplam Ziyaret802664
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir maden işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 23 Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 23. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 23. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

8 Mayıs 2015, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 23 - Göçmen İşçiler

Ortak simgeleri şiirlerinde en akıcı, en uyarlı şekilde kullanan şairlerimizin başında gelir Ozan Telli. Şiirini okuduğunuz anda, alıp götürür sizi yıllar öncesi bir yaşantınıza. Okunan sözcükler, unutulmaya yüz tutmuş simgeler; bilinç ötenizin kapısını aralar ve o anınızı dününüzle buluşturur. Anımsatır, dününüzle yüzleştirir; kendinizle barıştırır sizi.

Yaşıtım Ozan Telli: 1950 doğumlu. Şiirleriyle 1970’li yılların sonunda tanıştım. İçimizden biriydi. Bizi, bize; bizim sesimizle, bizim gibi anlatıyordu: Sade, duru, içtenlikli…

Ozan Telli’yi de kaçırdık yurt dışına. Kovduk adeta. Yazdığı şiirleri, düşüncelerini; sakıncalı saydık ülkemiz için; boğduk, yasakladık. Şu anda yurt dışında İsveç’te yaşıyor Ozan Telli. Başta yurdum insanı olmak üzere, tüm insanlar için, yeni şiirler üretmeye devam ediyor İsveç’ten.

Yurt dışına emek göçü başladığı zaman, 10-11 yaşındaydım. Önce Almanya’yı tanıdık, daha sonra da diğer Avrupa ülkelerini. Yasal altyapısı oluşturulmadan, yurt dışına emek göçünün başladığı o yıllar ne zaman aklıma düşse, hep aynı cümleleri çağrıştırır beynim: İş ve İşçi Bulma Kurumu… Ütüye ihtiyaç duymayan naylon gömlek… HB sigara… Elde taşınan pilli radyo ve teyp…

GÖÇMEN İŞÇİLER

Göçmen işçileriz göçüp gelmişiz
ayrılık şerbetin içip gelmişiz,
sıra sıra sınır geçip gelmişiz
dış düşmana terimizi satmaya,
iç düşmanın kârına kâr katmaya
ve bir ucundan tutmaya
                 bizim olan geleceği.

Biliriz toprağı sürüyen seli.
Kopmuşuz ilimizden
kopmuşuz dalımızdan…
Biliriz toprağı sürüyen yeli.
Nasıl eser
nasıl susar
               biliriz,

yedi iklim dört köşeden geliriz.
Dört çiçekten bal alırız:
Sarı
    kızıl
          kara, ak,
okyanusa akarak;
Ustanın doğduğu ülke içinde
genişler halkalar halka içinde:
Suya düşünce taş
davranınca beden
düşününce baş:
Gör neler olur
duy neler olur
uyy neler olur!..
Uyy neler…

Yaban ellerinde doğar dölümüz
yaban ellerinde kalır ölümüz.
Halkların halaya durduğu yerde;
kendi türkümüzü söyler dilimiz
kendi türkümüzü çalar elimiz:
Gitarla
        santurla
                   sazla sevdalı;
ekmekle
        şarapla
              tuzla sevdalı;
duyulur sesimiz sesler içinde
başkaldırır Güneş sisler içinde.
Gün çekeriz yaşamaya canım hey,
can çekeriz yaşamaya canım hey!
Güvercin çekeriz: Gözleri güzel.
Kartal çekeriz: Kanatları kahraman.
Çimento çekeriz, çelik çekeriz, çark çekeriz;
çıkrık çekeriz, şelek çekeriz, aşk çekeriz:
                          Yarılmış ellerimizle
                          gerilmiş kollarımızla,
                          yapısına yarınların
ve yapıların harcına.

Akar buram buram duru terimiz,
terimizin aktığı yer, yerimiz.
Beklesin bayrağımızı burçlar baharda,
nasıl da nazlı salınacak seherde
nasıl da özgür…
Gölgesinde gönenecek gönüller,
destanımız okunacak renginde.
Kırmızı yelken gibi enginde
türküsünü söyleyecek rüzgârların.
Geceyi öldürecek
Güneşi güldürecek
karışacak gök denize:
                  Mavi maviye
                  mavi maviye.
Yarışacak gök denizle:
                  Mavi maviyle
                  mavi maviyle.

Kitap Tanıtım Köşesi


İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği
Merdan Yanardağ

Türkiye’nin önde gelen nitelikli gazetecilerinden Merdan Yanardağ yine şaşırtıcı bir yapıtla karşımızda. Gazeteciliğinin yanı sıra akademik çalışmaları, siyasal ve entelektüel kimliğiyle de tanıdığımız Yanardağ, mesleği nedeniyle olsa gerek, ağır kitapları bile temposu yüksek ve akıcı bir dille kaleme alıyor. Ufuk açıcı eserler üretiyor. Elinizdeki kitap bunun en iyi örneklerinden biri.
 
Siyaset bilimi ve sosyoloji doktoru da olan Yanardağ’ın, gazetecilik deneyiminden süzüp getirdiği ve akademik çalışmaları sırasında kaleme aldığı –ilk kez yayımlanan metinlerden oluşan– İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği kitabı, entelektüel ve bilimsel derinliğiyle “parlak bir eser” diye nitelendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
 
Yanardağ bu çalışmasında, Türkiye solundaki “Türk olmaktan utanma” kompleksinden İran Devrimi’nden çıkarılacak derslere, sosyalist hareket ile Kemalizm ilişkisinden aydınlanma ve modernite tartışmalarına, Oryantalizmin güncelliğinden “aydın” kavramı bağlamında Mannheim ve Gramsci’ye, Althusser’in Marksizme bakışından Foucault’ya, iktidar-rıza denkleminden Gadamer ve Derrida’ya, Türkiye’de cumhuriyetçi solun kimlik sorunundan Antonio Negri’nin teoriyi yeniden kurma girişimine kadar uzanan geniş bir alanda inceleme ve çözümlemeler yapıyor.
 
Kitap, bilgilendirici özelliğinin yanında, entelektüel ve siyasal ortamda yaşanan liberal ve postmodern zihin kirliliğine karşı teorik bir müdahale eseri olarak da okunabilir.
Hem bu kadar ünlü, hatta “popüler” bir gazeteci olup hem de böyle bir kitap yazmak herkesin harcı değil. Okuyacak ve şaşıracaksınız.

İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği

Merdan Yanardağ

ISBN: 9786254184611